Tom folded his sheets.
 - Tom sayfaları katladı.
The sheets were soaked with sweat.
 - Sayfalar terle doldu.
The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content.
 - IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.
Tom flipped through the pages of the magazine.
 - Tom baştan sona kadar derginin sayfalarını çevirdi.
Someone has ripped out the first three pages of this book.
 - Biri bu kitabın ilk üç sayfasını yırtmış.
This machine can print sixty pages a minute.
 - Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
He turned over a new leaf in life.
 - Hayatında beyaz bir sayfa açtı.
Tom promised Mary that he'd turn over a new leaf.
 - Tom Mary'ye hayatında yeni bir sayfa açacağına söz verdi.
Give me a blank sheet of paper.
 - Bana boş bir sayfa kağıt verin.
On a separate sheet of paper, describe your best friend: age, where he or she lives, his or her job, etc.
 - Ayrı ayrı sayfalara, en iyi arkadaşınızı anlatın; yaşı, nerede yaşadığı, işi gibi...
This machine can print sixty pages a minute.
 - Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
 - Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.