Hayır, İngiliz tekrarladı.
- No, repeated the Englishman.
Bu sınavda başarısız olursan, kursu tekrar etmek zorunda kalacaksın.
- If you flunk this exam, you'll have to repeat the course.
Tom büyük olasılıkla bu hatayı tekrarlamaz.
- Tom won't likely repeat that mistake.
Bir bütün olarak tanımadan bir hatayı tekrarlamak hepsinin içinde en büyük hatadır.
- Repeating a mistake without recognizing it as one, is the biggest mistake of all.
Geç karar vermesiyle ünlüdür.
- He has a reputation for taking a long time to make a decision.
O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.
- His reputation goes with him wherever he goes.
Kaza onun şöhretinde bir leke bıraktı.
- The incident left a spot on his reputation.
Kaza onun şöhretine zarar verdi.
- That incident harmed his reputation.