Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
 - At last, they purchased freedom with blood.
O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.
 - He has to have his blood pressure taken every day.
Bugün kan bağışlamaya gittim.
 - I went to donate blood today.
Sen hiç kan bağışladın mı?
 - Have you ever donated blood?
Tom'a kan nakli yapıldı.
 - Tom was given a blood transfusion.
Sadece herhangi bir kan dökme olmasını istemiyorum.
 - I just don't want there to be any bloodshed.
Daha fazla kan dökmek istemedim.
 - I didn't expect more bloodshed.