Tüm isyancılar zaten ölmüştü.
 - All rebels were already dead.
İsyancıları cezalandırmak için ona ısrar etti.
 - They urged him to punish the rebels.
Çocukların asi olma gibi bir eğilimleri var.
 - Children have a tendency to become rebellious.
Asiler demir yolunu sabote etti.
 - The rebels sabotaged the railroad.
O bir parça isyankardır.
 - He's a bit of a rebel.
Sami'nin isyankar bir ruhu vardı.
 - Sami had a rebellious spirit.
Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.
 - The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.
İngiltere'deki ayaklanma dehşet verici.
 - The rebellion in England is frightening.
Lenin onlara isyan etmelerini emretti.
 - Lenin ordered them to rebel.
Tom otoriteye karşı isyan etti.
 - Tom rebelled against authority.