rabıt

listen to the pronunciation of rabıt
Turkish - English
connecting, tying together; attaching, fastening; binding; making fast
rabıt edatı
rabıt particle
Turkish - Turkish
Bağ, bağlama
RABIT
(Hukuk) Bağlayan, bitiştiren, birbirine ekleyen
RABIT
(Osmanlı Dönemi) (A) Rabteden, bağlayan, bitiştiren
RABIT
(Osmanlı Dönemi) Tertip, sıra, düzen, usûl....Evet, tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbü ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyyeyi iktiza eder. Evet inkâr edemezsin ki: Sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostane bir râbıta anlarsın; ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan arkadaşane bir alâka telâ
RABIT
(Osmanlı Dönemi) Münasebet, alâka, bağlılık, yakınlık. İki şeyi birbirine bağlayan tertip
RABIT
(Osmanlı Dönemi) Nefsini dünyadan men edip âhirete, Allah'a (C.C.) bağlanmak
rabıt edatı
Bağlaç