prior-to

listen to the pronunciation of prior-to
English - Turkish

Definition of prior-to in English Turkish dictionary

before
(İnşaat) önce

Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü. - Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.

Kahvaltıdan önce duş aldım. - I showered before breakfast.

before
den önce
before
daha önce

Daha önce Kyoto' yu ziyaret etti mi? - Have you ever visited Kyoto before?

Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi? - Have you seen such a wonderful movie before?

before
tercihen
before
önde

John mesleğini ailesinden daha önde tutar. - John puts his career before his family.

before
cephesinde
before
karşı

Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum. - I think I've met you before.

Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı. - Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.

before
evvelce

Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim. - I've been drunk before and likely will get drunk many more times.

before
mek yerine
prior to
evvel
before
önünde

Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer. - One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.

Kapının önünde genç bir adam şarkı söylüyor. - A young man is singing before the door.

before
önceden

Sana önceden bildireceğim. - I'll let you know beforehand.

İşleri önceden hazırlayalım. - Let's get things ready beforehand.

prior to
(edat) -den önce
prior to
den önce
prior to
-den önce
before
{e} karşısında

O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi. - He recoiled before his master's anger.

before
-den önce
before
önden
before
{e} önüne

Adının önüne bir haç yap. - Make a cross before your name.

Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır. - Planning the wedding before proposing is putting the cart before the horse.

before
mektense
before
{e} ilerisinde
before
önünde, cephesinde. edat
prior to
-den önce: prior to his death ölümünden önce
prior to
önce

Senin varışından önce, o, Londra'ya gitti. - Prior to your arrival, he left for London.

Tüm düzenlemeler bizim kalkmadan önce yapılmalıdır. - All the arrangements should be made prior to our departure.

English - English
before
prefix
Preceding; before: "prior to the changes of ownership and editorship" (Brendan Gill)