Ben zaten iki saattir buradayım.
- I've already been here two hours.
Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
- Odd, isn't it? We should have already arrived.
İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti.
- Arriving at the station, I found the train had already left.
Postacı önceden geldi mi?
- Has the mailman already come?
Önceden kitabı okudun?
- You've already read the book?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Tom o sınıfa daha önce kaydoldu.
- Tom has already signed up for that class.
Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
- Tom bought a camera just a couple of days ago, but he's already lost it.
Sanırım önceden bir bilet aldın.
- I suppose you've already bought a ticket.
Fakat Pepperberg papağan ile çalışmanın daha şimdiden hayvanlara bakmanın şeklini değiştirdiğini söylüyor.
- But Pepperberg says working with the parrot has already changed the way of looking at animals.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count to one hundred.
Kahvaltı için bir sürü şey yememe rağmen, ben halen açtım.
- Even though I had eaten a lot for breakfast, I was already hungry.
Tom neden onu halen yapmadı?
- Why hasn't Tom already done that?