present time, present moment

listen to the pronunciation of present time, present moment
English - Turkish

Definition of present time, present moment in English Turkish dictionary

now
şimdi

Saat şimdi yedi kırk beş. - It's quarter to eight now.

Toplantıyı şimdi başlatalım mı? - Shall we start the meeting now?

now
şu aralar
now
şu tapta
now
şu anda

Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız? - Are you ready to order now?

Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim. - I just bet you were thinking something perverse just now.

now
hemen

Büyükannem hemen hemen her gün bir yürüyüş için dışarı çıkardı fakat şimdi o nadiren, kırk yılda bir, dışarı çıkar. - My grandmother used to go out for a walk almost every day, but now she seldom, if ever, goes out.

Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz. - It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.

now
{i} şu an

Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam. - If it weren't for her help, I would not be alive now.

Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir. - Long skirts are out of fashion now.

now
acilen
now
conj. mademki
now
halen

Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz. - Even now, we still doubt that he is the real murderer.

now
zaman zaman

Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım. - I meet him at school now and then.

Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var. - Even now there are occasional aftershocks.

now
öylenow this
now
now that bazen biri bazen öteki
now
şimdiki zaman
now
bağlaç
now
(zarf) şimdi, şu anda, halen, acilen, hemen, derhal
now
(bağlaç) mademki, dığından
now
now and then ara sıra
now
argo günümüze uygun
English - English
{i} now