present participle of leave

listen to the pronunciation of present participle of leave
English - Turkish

Definition of present participle of leave in English Turkish dictionary

leaving
{i} ayrılma

Tom erken ayrılması için gayet iyi bir nedeni vardı. - Tom had a perfectly good reason for leaving early.

Tom genellikle sabahları evden ayrılmadan önce hava raporunu izler. - Tom usually watches the weather report in the morning before leaving home.

leaving
(Bilgisayar) çıkılıyor
leaving
{i} artık
leaving
{f} ayrıl

Ne zaman ayrılıyorsunuz? - When are you leaving?

Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler. - They lost no time in leaving their home.

leaving
terkederek
leaving
{i} bırakma

Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu. - Tom disappeared without leaving a trace.

Son defa fincanı baş aşağı bırakma fikri neydi? - What was the idea of leaving the cup upside down last time?

leaving
{i} terketme

Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim. - I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.

Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim. - I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.

English - English
leaving