Londra'da birçok güzel park vardır.
- There are many beautiful parks in London.
Birçok Asyalının ortak dili İngilizce'dir.
- The common language of many Asians is English.
Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi?
- You know many interesting places, don't you?
Politik dünyada pek çok düşmanı var.
- He has many enemies in the political world.
Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim.
- I learned many of Takuboku's poems by heart.
O bir yığın dil konuşmaz.
- She does not speak many languages.
Gemide bir yığın fare var.
- There are many rats on the ship.
Bir çekirge ve bir hayli karınca bir tarlada yaşadı.
- A grasshopper and many ants lived in a field.
Bir hayli üyemiz var.
- We have many members.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Birçoğumuz yorgunduk.
- Many of us were tired.
İnsanların birçoğu öldü.
- Many of the people died.
Kaç tane çocuğun var?
- How many kids do you have?
Kaç tane dolma kalemin var?
- How many pens do you have?
Polinom zamanında bu problemi çözebilecek bir algoritma henüz bulunmadı.
- No algorithm that can solve this problem in polynomial time has been found yet.
Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.
- The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır?
- How many kids named Tom are in your class?
Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun?
- How many people do you know named Tom?
Çok dil bilenler daha seksidir. Bizimle konuş.
- Polyglots are sexier. Talk to us.
Çok dil bilenler çok daha seksidirler.
- Polyglots are much sexier.
Bu bir politeknik mühendis.
- It's a polytechnic engineer.
O, sizin poliglot olmanızı gerektirmez.
- It doesn't require you to be a polyglot.
poly bag.
a cotton-poly blend.