phrase, (atasözü), parable; something that is said

listen to the pronunciation of phrase, (atasözü), parable; something that is said
English - Turkish

Definition of phrase, (atasözü), parable; something that is said in English Turkish dictionary

saying
laf
saying
deyiş

Japoncada benzer bir deyişiniz var mı? - Do you have a similar saying in Japanese?

O benim en sevdiğim deyiş. - That's my favorite saying.

saying
{i} söyleme

Sigara içmenin sağlık için zararlı olduğunu söylemeye gerek yok. - It goes without saying that smoking is bad for the health.

Paranın mutluluğu satın alamayacağını söylemeye gerek yok. - It goes without saying that money cannot buy happiness.

saying
söyleyerek

Jack, Mary'nin Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti. - Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet.

O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı. - He began by saying that he would not speak very long.

saying
söz

Atasözünde dendiği gibi; söz gümüşse, sükut altındır. - As the saying goes: Speech is silver, silence is gold.

Müvekkilim başka bir söz söylemiyor. - My client isn't saying another word.

saying
{i} söyleyiş

Ben onun öyle söyleyişini hatırlıyorum. - I recollect his saying so.

saying
{f} söyle

Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer - It goes without saying that honesty is the key to success.

O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı. - He received a telegram saying that his mother had died.

saying
say de
saying
{i} özlü söz
saying
{i} atasözü

Atasözünde dendiği gibi; söz gümüşse, sükut altındır. - As the saying goes: Speech is silver, silence is gold.

Bu atasözü bir gecede popüler oldu. - This saying became popular overnight.

saying
tabir
saying
darbımesel
saying
{i} özdeyiş

En sevdiğin özdeyiş nedir? - What's your favorite saying?

English - English
{i} saying