O güçlü bir gözlem duygusuna sahiptir.
 - He has an acute sense of observation.
Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
 - A dog's sense of smell is much keener than a human's.
Tom Mary'nin sağduyudan yoksun olduğunu düşünüyor.
 - Tom thinks Mary lacks common sense.
Diğer bir deyişle, sağduyudan şüphelenmelisin.
 - In other words, you should doubt common sense.
Onun doğru ve yanlış anlayışı yoktur.
 - He has no sense of right and wrong.
Ne yazık ki onun espri anlayışı yok.
 - It is a pity that he has no sense of humor.
Gerçekten onun ne kastettiğini anlamak için yeterli aklı vardı.
 - She had enough sense to understand what he really meant.
Gerçekten onun ne kastettiğini anlamak için yeterli aklı vardı.
 - She had enough sense to understand what he really meant.
Tom sadece ne olduğunu anlamaya çalıştı.
 - Tom tried to make sense of what just happened.