Mutsuz geçmişini unutmaya çalışmalısın.
- You should try to forget your unhappy past.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Kitabına macun koyan kişi ben değilim.
- I am not the one who put paste on your book.
Büyükannem eskiden dikiş makinesini çok kullanırdı.
- My grandmother used to use her sewing machine a lot in the past.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
Bu ID ile geçen cümleler Tatoeba Projesine katkıda bulunanlar tarafından eklenen cümlelerdir.
- Sentences past this ID are sentences added by contributors of Tatoeba Project.
Üçü çeyrek geçe gelecekler.
- He'll come at quarter past three.
Bence ben önceki hayatımda bir prensestim.
- I think that I was a princess in a past life.
Geçen birkaç gündür aklımda çok şey var.
- I've had a lot on my mind these past few days.
Mary, onun geçen haftayı Alice ile Boston'da geçirdiğini bilseydi Tom Mary'nin ne söyleyeceğini merak ediyordu.
- Tom wondered what Mary would say if she knew he had spent the past week in Boston with Alice.
Neredeyse her gün Tom'un evinin yanından geçerek yürürdüm.
- I used to walk past Tom's house almost every day.
Tom her zamanki yatma saatini geçecek şekilde yatmadı.
- Tom stayed up past his usual bedtime.
Postane tam bankanın ötesinde.
- The post office is just past the bank.
Postane tam bankanın ötesinde.
- The post office is just past the bank.
Geçmişi unutun. Dünle karşılaştırıldığında, bugünü daha çok seviyorum. Bunun sebebi anın tadını çıkarmaya çalışıyorum, bu kadar.
- Forget about the past. Compared to yesterday, I like today more. That's why I try to enjoy the moment, that's all.
Dün gece kızım saat bir buçuğa kadar eve gelmedi.
- Last night my daughter didn't come home until half past one.
O kan değil, domates salçası.
- It's not blood, it's tomato paste.
Herhangi biri pastayı gördü mü?
- Has anyone seen the paste?
Kitaplarda bütün geçmiş zamanın ruhu yatıyor.
- In books lies the soul of the whole past time.
Kitabına macun koyan kişi ben değilim.
- I am not the one who put paste on your book.
Yapıştırıcı ile iki kağıt yaprağını birbirine yapıştırdım.
- I stuck two sheets of paper together with paste.
Notu kapıya yapıştırdı.
- He pasted the notice on the door.
past tense.
during the past year.
past Midnight.
past glories.