Neden bize seninle kimin gittiğini anlatarak başlamıyorsun?
- Why don't you start by telling us who went with you?
Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.
- We stayed awake all night telling ghost stories.
Daha sonra ne olacağını anlatmak yok.
- There is no telling what will happen next.
Hiç Fransızca fıkra anlatmayı denedin mi?
- Have you ever tried telling a joke in French?
Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi?
- You are telling it second hand, aren't you?
Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
- Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
Ne zaman hastalanacağımızı söylemek imkansız.
- There is no telling when we will fall ill.
Benim bu konuda ona canım bir şey söylemek istemiyor.
- I don't feel like telling her about it.