Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
Tom doesn't think it's such a big deal.
- Tom onun öyle büyük bir anlaşma olduğunu düşünmüyor.
We think someone, and we know very well who, used the boss's cup.
- Birinin patronun fincanını kullandığını ve kim olduğunu çok iyi bildiğimizi düşünüyoruz.
I know very well who you are.
- Kim olduğunu çok iyi biliyorum.
To my surprise, she spoke English very well.
- Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
The exhibition is well worth a visit.
- Sergi bir ziyarete oldukça değer.
Tom was glad that Mary agreed with him.
- Mary kendisiyle aynı görüşte olduğu için Tom memnundu.
Tom agreed that Mary's suggestions were good ones.
- Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.
Any book will be okay as long as it is interesting.
- İlginç olduğu sürece herhangi bir kitap iyi olacaktır.
Do you think she's okay? I don't know.
- Onun iyi olduğunu düşünüyor musun? Bilmiyorum.
I have no regrets for what I have done.
- Yapmış olduğumdan hiçbir pişmanlık duymuyorum.
Tom believes that getting married to Mary was the best thing he's ever done.
- Tom, Mary ile evlenmenin o güne kadar yaptığı en iyi şey olduğuna inanıyor.