The iPhone is an extraordinary cell phone.
- iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
Tom is an extraordinary person.
- Tom olağanüstü bir kişidir.
You're really incredible.
- Sen gerçekten olağanüstüsün.
It was an incredible place.
- Olağanüstü bir yerdi.
Tom lived in a spectacularly beautiful place.
- Tom olağanüstü manzaralı güzel bir yerde yaşadı.
The view from the mountain top was spectacular.
- Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.
Tom was an exceptional leader.
- Tom olağanüstü bir liderdi.
I've done nothing exceptional.
- Olağanüstü bir şey yapmadım.
Tom and Mary have an extraordinarily happy marriage.
- Tom ve Mary'nin olağanüstü mutlu bir evlilikleri var.
Tom is an athlete with extraordinary speed.
- Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir.
You're a remarkable person.
- Sen olağanüstü bir insansın.
It was a remarkable experience.
- Bu olağanüstü bir deneyimdi.
They are the extreme cases.
- Onlar olağanüstü durumlar.
Iceland was fantastic.
- İzlanda olağanüstüydü.
Tom is an outstanding actor.
- Tom olağanüstü bir oyuncudur.
He has an outstanding talent for music.
- Onun müzik için olağanüstü bir yeteneği var.
Guglielmo is the best student I know. He learns instantly and has a phenomenal memory.
- Guglielmo bildiğim en iyi öğrencidir. O anında öğrenir ve olağanüstü bir hafızaya sahiptir.
He lifted the car with his phenomenal strength.
- O, olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.
The resemblance is uncanny.
- Benzerlik olağanüstü.
I have to go to a special meeting.
- Olağanüstü bir toplantıya gitmem gerekiyor.
Tom lived in a spectacularly beautiful place.
- Tom olağanüstü manzaralı güzel bir yerde yaşadı.