O, şemsiyesine bir işareti olarak kırmızı bir kurdele koydu.
 - She put a red ribbon on her umbrella as a mark.
Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.
 - Jane wore the same ribbon as her mother did.
Mary saçlarına kırmızı bir şerit takıyordu.
 - Mary wore a red ribbon in her hair.