Biz aslanı canlı yakalamak zorundayız.
 - We've got to catch the lion alive.
Fare canlı mı yoksa ölü mü?
 - Is the rat alive or dead?
Onlar onun ölü mü yoksa diri mi olup olmadığını söyleyemedi.
 - They could not tell whether he was dead or alive.
O ölü mü yoksa diri mi? O ölü.
 - Is he alive or dead? He's dead.
Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
 - Is the snake alive or dead?
Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
 - Tom escaped the gun battle alive and well.
Yer yaratıcı genç insanlarla hayat doluydu.
 - The place was alive with creative young people.
Hayatta olmak ne anlama geliyor?
 - What does it mean to be alive?
Hayatta olmak iyidir.
 - It's good to be alive.
Biz ne olduğunun farkındaydık.
 - We were alive to what was going on.
Ben tamamen tehlikenin farkındaydım.
 - I was fully alive to the danger.
Eğer o uçağa binmiş olsaydım,şimdi hayatta olmazdım.
 - If I'd taken that plane, I wouldn't be alive now.
Annem hâlâ hayatta olsaydı, o zaman bana yardımcı olurdu.
 - If my mother had still been alive, she would have helped me at that time.
Filler bugün yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır.
 - Elephants are the largest land animals alive today.
Alman Die Welt gazetesi, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'yu  yaşayan en seksi politikacı olarak nitelendirdi.
 - The German newspaper Die Welt has called Canada's Prime Minister, Justin Trudeau, the sexiest politician alive.