Koşmayı bırak, yürüyemiyorum bile.
 - I can't even walk, let alone run.
Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez.
 - He can't run his own family, let alone a nation!
Konuşmak şöyle dursun, Fransızca okuyamıyorum.
 - I can't read French, let alone speak it.
Yazmak şöyle dursun, okuyamaz bile.
 - He can't even read, let alone write.