next-to

listen to the pronunciation of next-to
English - Turkish
komşu
bitişik

O amcasına bitişik yaşadı. - He lived next to his uncle.

O, o binaya bitişiktir. - It's next to that building.

neredeyse

Kitabı neredeyse bedava aldı. - She bought the book for next to nothing.

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız. - The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.

yakınındaki
-e bitişik
-e yakın
bitişiğinde

Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var. - There are daisies next to the steel building.

hemen yanındaki
hemen hemen
hemen yanında
yanında

Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum. - Next to him, I'm the fastest runner in our class.

Temizlik, dindarlığın yanındadır. - Cleanliness is next to godliness.

-in yanında, -e bitişik; -in yakınındaki
yandırmak
English - English
Immediately following or preceding in a sequence; just subsequent or previous

When you start the next to the last roll, get some more paper.

Beside; alongside

Do you mind if I sit next to you?.

Almost; nearly

It is next to impossible to get him to admit it, but writes very well.

{e} beside, near, by