Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
 - In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Büyük bir ordu ve donanmaya ihtiyaç olacaktı.
 - A large army and navy would be needed.
Sanırım benim yardımıma gereksinimin var.
 - I think you need my help.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
 - We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
 - We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
 - The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
 - To be poor is not to have little, but to need much.
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
 - Tom bought a few things he didn't need.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
 - I have so many things I don't need.
Gitmem gerekirse kendim giderim.
 - I'll go myself if I need to.
Biriyle konuşman gerekirse istediğin zaman beni ara.
 - If you need to talk to someone, call me any time you want.