Yakında bir telefon var mı?
 - Is there a telephone nearby?
Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.
 - Although she lives nearby, I rarely see her.
Ambülansla hemen yakındaki hastaneye kaldırıldı.
 - He was rushed by ambulance to the nearby hospital.
Fırtına yüzünden yakındaki bir ahıra sığındık.
 - We took refuge from the storm in a nearby barn.
Tom'un varisli damarları var.
 - Tom has varicose veins.
He stopped at a nearby store for some groceries.