nüveli

listen to the pronunciation of nüveli
Turkish - English
Turkish - Turkish

Definition of nüveli in Turkish Turkish dictionary

NÜVE
(Hukuk) Çekirdek, tohum, öz
NÜVE
(Osmanlı Dönemi) Çekirdek, asıl, menba. Sayısız hatemlerden canlı mahlukata vaz' edilen hayat hâtemine bakınız. Evet canlı bir mahluk, câmiiyeti itibariyle kâinata küçük bir misaldir. Şecere-i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir. Kevn ve vücuda bir nüvedir ki; Cenab-ı Hak o nüvede pek çok âlemlerin örneklerini dercetmiştir. Sanki o zihayat, gayet hakîmane muayyen nizamlar ile bütün vücutlardan sağılmış bir katre veya bir noktadır. Bu itibarla bir zihayatı halketmek, bütün kâinatı yed-i tasarrufuna alan Cenab-ı Hak'tan maada
nüve
çekirdek
nüve
Bir şeyin özü, aslı
nüve
(Osmanlı Dönemi) çekirdek, asıl, menbâ
nüve
Bir şeyin özü, çekirdek
nüve
Bir şeyin içindeki öz, lup