muhteva

Turkish - English

Definition of muhteva in Turkish English dictionary

content

contents, content

all that is contained within something

contents

contents içerik

ingredient

Turkish - Turkish

Definition of muhteva in Turkish Turkish dictionary

(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin içindekiler. Kaplanan, içine alınan. İçindeki şey

(Hukuk) İçerik

Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır. - Tabiat, her sayfasında mühim muhteva sunan yegâne kitaptır.

Bir şeyin içindeki, içteki, içerik

Bir şeyin içindeki, içteki, içerik: "Nesir olarak Naima Tarihi'ni hem muhteva, hem ifade bakımından beğenirim."- B. Felek

(Osmanlı Dönemi) bir şeyin içindekiler

iç

Portakalların yüksek vitamin içeriği vardır. - Portakallar yüksek vitamin muhtevasına sahiptir.

Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir. - Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.

kapsam

Hyphenation

muh·te·va