Belki bana geri döneceksin?
- Maybe you'll come back to me?
Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
- Maybe we can make a deal.
Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
- Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
Yarın belki yağmur yağacak.
- It will rain perhaps tomorrow.
Belki bana yardımcı olabilirsin.
- Maybe you can help me.
Belki Tom'un nereye gittiğini bulmama yardımcı olabilirsin.
- Maybe you can help me find out where Tom went.
Muhtemelen Tom'un onu yapmaması gerekir.
- Perhaps Tom shouldn't do that.
Ona kim söyledi? Sen değil, muhtemelen?
- Who told him? Not you, perhaps?
Bir ihtimal bunu benim için çevirir misin?
- Could you perhaps translate that for me?