Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
- In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
Belki de bir anlaşma yapabiliriz.
- Maybe we can make a deal.
Açlık insan güdülerinin belkide en güçlüsüdür.
- Hunger is perhaps the strongest of all human drives.
Yarın belki yağmur yağacak.
- It will rain perhaps tomorrow.
Sanıyorum, belki de Tom ve ben arkadaş olabiliriz.
- I think that maybe Tom and I could be friends.
Belki Tom'un nereye gittiğini bulmama yardımcı olabilirsin.
- Maybe you can help me find out where Tom went.
Muhtemelen oralarda ve belki de birçok yerde başka yaşamlar vardır.
- Other life probably exists out there and perhaps in many places.
Muhtemelen sadece bir tesadüftür.
- Perhaps it's just a coincidence.
Bir ihtimal bunu benim için çevirir misin?
- Could you perhaps translate that for me?