The money is a legacy from my aunt.
- Para halamdan bir mirastır.
This isn't about money or power. This is about my legacy.
- Bu, para ya da güç hakkında değil. Bu mirasım hakkında.
You always tell me I should be proud of my heritage.
- Bana her zaman mirasımla gurur duymam gerektiğini söylüyorsun.
A cultural heritage is handed down to posterity.
- Kültürel miras gelecek nesillere aktarılır.
The oldest son succeeded in doubling his inheritance.
- Büyük oğlu mirasını ikiye katlamayı başardı
My father left me a large inheritance.
- Babam bana büyük bir miras bıraktı.
Tom inherited a lot of money.
- Tom bir sürü parayı miras aldı.
She inherited her mother's blue eyes.
- O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.
My aunt inherited the huge estate.
- Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
- Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.