O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
 - Many nights did he spend, looking up at the stars.
Londra'da birçok güzel park vardır.
 - There are many beautiful parks in London.
Politik dünyada pek çok düşmanı var.
 - He has many enemies in the political world.
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
 - The accident has caused many deaths.
Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim.
 - I learned many of Takuboku's poems by heart.
Gemide bir yığın fare var.
 - There are many rats on the ship.
O bir yığın dil konuşmaz.
 - She does not speak many languages.
Bu konuda bir hayli kitap var.
 - There are many books on this subject.
O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
 - He received a good many letters this morning.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
 - Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Birçoğumuz yorgunduk.
 - Many of us were tired.
Birçoğu sömürgecilik altında uzun süre baskı ve zorluktan çekti.
 - Many have long suffered oppression and hardship under colonialism.
Kaç tane çocuğun var?
 - How many children do you have?
Kaç tane dolma kalemin var?
 - How many pens do you have?
İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
 - Many of the workers died of hunger.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
 - There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır?
 - How many kids named Tom are in your class?
Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun?
 - How many people do you know named Tom?