Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.
 - Many working mothers struggle to balance their home and work lives.
Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin.
 - She makes sure that her family eats a balanced diet.
Tom dengesini yeniden kazandı.
 - Tom regained his balance.
Bana bakiyemi söyler misin?
 - Could you tell me my balance?
Hesabımın bakiyesi nedir?
 - What's the balance of my account?
Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.
 - Tom double-checked his bank balance before writing the check.
Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
 - The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
Müzik, filmin yapısıyla uyum içinde.
 - The music is in balance with the structure of the movie.