Onun evde olup olmadığından emin olmalıyım.
 - I must make sure whether he is at home or not.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
 - One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Tom Mary'nin hâlâ uyuduğundan emin olmak için kontrol etti.
 - Tom checked to make sure Mary was still sleeping.
Tom Mary'nin iyi zaman geçirdiğinden emin olmak için zahmete katlandı.
 - Tom went out of his way to make sure Mary had a good time.