Biz aslanı canlı yakalamak zorundayız.
- We've got to catch the lion alive.
Bazı sebeplerden dolayı geceleri daha canlı hissediyorum.
- For some reason I feel more alive at night.
Yılan diri mi yoksa ölü mü?
- Is the snake alive or dead?
O ölü mü yoksa diri mi? O ölü.
- Is he alive or dead? He's dead.
Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
- Is the snake alive or dead?
Arabanın parçalanması hakkında üzgün olduğunu biliyorum fakat yaralanmadın ve sağ olduğuna şükretmelisin.
- I know you're upset about your car being totaled, but you weren't injured and you should be thankful to be alive.
Yer yaratıcı genç insanlarla hayat doluydu.
- The place was alive with creative young people.
Hayatta olmak ne anlama geliyor?
- What does it mean to be alive?
Uyanık olmak hayatta olmaktır.
- To be awake is to be alive.
Ben tamamen tehlikenin farkındaydım.
- I was fully alive to the danger.
Biz ne olduğunun farkındaydık.
- We were alive to what was going on.
Erkek kardeşlerin her ikisi de hâlâ hayatta.
- Both brothers are still alive.
Annem hâlâ hayatta olsaydı, o zaman bana yardımcı olurdu.
- If my mother had still been alive, she would have helped me at that time.
Filler bugün yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır.
- Elephants are the largest land animals alive today.
Yaşayan en uzun adam Carl'dır.
- Carl is the tallest man alive.