lebenserwartung

German - Turkish

Definition of lebenserwartung in German Turkish dictionary: yaşam beklentisi; [die] ortalama yaşam süresi

English - Turkish

Definition of lebenserwartung in English Turkish dictionary

{i} ömür

Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur. - You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.

Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi. - Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.

life expectancy

ortalama yaşam süresi

lifespan

ömür

lifetime

(isim) hayat, ömür, yaşam

lifetime

{i} hayat

Bir bilim adamı hayatı boyunca düzinelerce kitap okuyacak, ama hala öğrenecek çok daha fazla şeyi olduğuna inanıyorum. - A scientist will read dozens of books in his lifetime, but still believe he has a lot more to learn.

Hayatının rüyası sonunda gerçek oldu. - Her dream of a lifetime finally came true.

lifetime

(Askeri) ömür süresi

expectation of life

ortalama ömür

life expectancy

ortalama ömür

expectation of life

yaşanabileceği umut edilen süre

ortalama ömür uzunluğu, beklenimli yaşam süresi

life expectancy

(Biyoloji) beklenen yaşam süresi

life expectancy

ortalama yaşam umudu

lifespan

(Askeri) HİZMET SÜRESİ: Bir füzenin yörüngeye oturmasıyla arza dönüşü veya parçalanışı arasında geçen müddet

lifetime

ömür,yaşam süresi

lifetime

(sıfat) ömür boyu süren

German - English

Definition of lebenserwartung in German English dictionary

If you feed your dog properly, you can increase his lifespan. - Wenn Sie Ihren Hund richtig füttern, können Sie dadurch seine Lebenserwartung steigern.

Sea turtles have a long lifespan. - Meeresschildkröten haben eine hohe Lebenserwartung.

life-expectancy

Männer haben eine geringere Lebenserwartung als Frauen.