Bu dizüstü bilgisayar çok incedir.
 - This laptop computer is very thin.
Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.
 - It's practical to have a laptop.
Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.
 - It's practical to have a laptop.
Tom kafama dizüstü bilgisayarımla vurdu. O da çatladı!
 - Tom hit me in the head with my laptop. Now it's cracked!
Diz üstü bilgisayarımı masanın kenarına o kadar yakın koymamalıydım.
 - I shouldn't have put my laptop so close to the edge of the table.
Benim diz üstü bilgisayarım çalındı.
 - My laptop has been stolen.
... So why don't we pop up the laptop? ...
... laptop out there possible. ...