Turkish - English
Definition of kurabiyeler in Turkish English dictionary
- kurabiye
- cookie
Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
-Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
He was spotted stealing cookies.
-Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
- kurabiye
- {i} cooky
- kurabiye
- (Gıda) shortbrend cookies
- kurabiye
- bake sale
- kurabiye
- bun
Hey, did you hear? Susan has a bun in the oven.
-Hey, duydun mu? Susan'ın fırında bir kurabiyesi var.
I made some bunny-shaped cookies.
-Tavşan şeklinde bazı kurabiyeler yaptım.
- kurabiye
- sweet biscuit
- çiğnenek yenen kurabiyeler
- (Gıda) hermits
- kurabiye
- shortcake
- kurabiye
- biscuit
- kurabiye
- shortbread
- kurabiye
- savory biscuit
- kurabiye
- cookie, cooky, Brit. sweet biscuit, Brit. tea biscuit
- kurabiye
- dainty
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of kurabiyeler in Turkish Turkish dictionary
- kurabiye
- Un, yağ veya badem, fıstık gibi şeylerle yapılan, şekerli küçük çörek
Related Terms
kurabiyeler
Hyphenation
ku·ra·bi·ye·lerResimler
History
Favorites