kullanılmış

listen to the pronunciation of kullanılmış
Turkish - English
{s} used

My brother bought a used car, so it was not very expensive. - Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.

I cannot afford buying a used car. - Kullanılmış bir araba almam çok zor.

pre owned
pre-owned
secondhand
waste
hand me down
used, second-hand
secondhand, used
second hand
exercised
expended
spent
refurb
handmedown
kullanılmış buhar
dead steam, waste steam
kullanılmış elbise
hand me down
kullanılmış eşya satıcısı
secondhand dealer
kullanılmış eşya satışı
rummage sale
kullanılmış hava
used air
kullanılmış kitap satan yer
secondhand bookshop
kullanılmış kâğıt
wastepaper
kullanılmış olarak
secondhand
kullanılmış parça takmak
cannibalize
kullanılmış ufak tefek satışı
jumble sale
kullanılmış yakıt
spent fuel
kullanılmış yağ
waste oil
kullanılmış yün
reclaimed wool
kullanılmış çözelti
spent lye, waste lye
kullan
{f} using

By using Tatoeba one learns languages. - Bir insan Tatoeba'yı kullanarak dil öğrenir.

He broke the machine by using it incorrectly. - O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.

kullan
{f} used

Uranium is used in the production of nuclear power. - Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.

You used a condom for birth control, right? - Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?

kullan
{f} exploiting

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts. - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

kullan
{f} ply
kullan
utilize

Atomic energy can be utilized for peaceful purposes. - Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.

I want you to utilize that object. - O nesneyi kullanmanı istiyorum.

kullan
used to

My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along. - Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.

That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition. - O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.

kullan
make use of

The frail old man stubbornly refused to make use of a wheelchair. - Çelimsiz yaşlı adam inatla bir tekerlekli sandalyeyi kullanmayı reddetti.

Next time I switch jobs, I need work that will let me make use of the experience I've gained up to now. - Gelecek sefer iş değiştireceğim. Benim şu ana kadar kazandığım deneyimi kullanmama izin verecek işe ihtiyacım var.

kullan
{f} use

You used a condom for birth control, right? - Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?

Uranium is used in the production of nuclear power. - Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.

kullan
{f} exploit

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts. - Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them. - Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.

kullan
wield

Sami was wielding a knife. - Sami bir bıçak kullanıyordu.

Do you know how to wield an épée? - Epeyi nasıl kullanacağını biliyor musun?

kullan
get round
kullan
got round
kullan
(Bilgisayar) play

Most of the online users I play poker with have been newbies. - Poker oynadığım çevrimiçi kullanıcıların çoğu yeniler.

Avoid prolonged use of the console. To help prevent eye strain, take a break of about 15 minutes during every hour of play. - Kumanda panelinin uzun süreli kullanımdan kaçının. Göz yorgunluğunu önlemek için, oyunun her saati boyunca yaklaşık 15 dakikalık bir mola verin.

eskiden kullanılmış bir çeşit fitilli tüfek
corded a kind of rifle used in the past
erotizm kullanılmış
erotized
erotizm kullanılmış
erotised
küçültme ismi kullanılmış
diminutival
küçültme sözcüğü kullanılmış
diminutive
küçültme sıfatı kullanılmış
diminutival
Turkish - Turkish
Az veya çok bir zaman için başkasının malı olmuş, yeni olmayan, müstamel