keşfedilmemiş

listen to the pronunciation of keşfedilmemiş
Turkish - English
unexplored

The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years. - Galaksinin Yay ve Kahraman kolları binlerce yıl keşfedilmemiş olarak kaldı.

The deep layers of the ocean is still almost unexplored. - Okyanusun derin katmanları hâlâ neredeyse keşfedilmemiş.

undiscovered
new
(sular) unplumbed
dormant
uncharted

We're in uncharted territory here. - Biz burada keşfedilmemiş bölgedeyiz.

unseen
unplumbed
keşfet
descry
keşfet
{f} reconnoitering
keşfet
{f} scout
keşfet
suss out
keşfet
discover

He discovered a new star. - Yeni bir yıldız keşfetti.

An intellectual is a person who has discovered something more interesting than sex. - Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.

keşfet
{f} scouting
keşfet
{f} exploring

He enjoys exploring remote areas. - Uzak bölgeleri keşfetmekten hoşlanır.

Hunting, underwater diving, fishing and exploring are among his interests. - Avcılık, sualtı dalış, balıkçılık ve keşfetme onun ilgi alanları arasındadır.

keşfet
explore

The explorers discovered a skeleton in the cave. - Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler.

I would really like to explore this cave. - Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.

keşfet
reconnoiter
iç tarafları keşfedilmemiş kıta
terra incognita
keşfet
descried
keşfet
ascertain
keşfet
reconnoitre
keşfet
sussout