The cauldron was steaming and bubbling.
 - Kazan, buhar çıkarıp köpürüyor.
She made pumpkin soup in a black cauldron for Halloween.
 - Cadılar Bayramı için siyah bir kazanda balkabağı çorbası yaptı.
Does Tom earn enough money to live in the city?
 - Tom şehirde yaşamak için yeterli para kazanıyor mu?
He earns his living by teaching English.
 - Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
 - İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
Tom won $10,000 in the lottery.
 - Tom piyangoda 10.000 dolar kazandı.
White to play and win.
 - Sıra beyazda ve kazandı.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
 - Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
Their relationship really started gaining momentum.
 - Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.
Tom is gaining on us.
 - Tom bizim üzerimizden kazanıyor.
That team has little, if any, chance of winning.
 - O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
I'm sure of winning the championship.
 - Ben şampiyonluğu kazanacağımdan eminim.
This is more than I have earned.
 - Bu, kazandığımdan daha fazla.
His ideas never earned him a dime.
 - Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.
Our team gained a great victory.
 - Takımımız büyük bir zafer kazandı.
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
 - İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
Who won the Super Bowl?
 - Amerikan futbolu şampiyonluğunu kim kazandı?
The Denver Broncos have won the 50th Super Bowl.
 - Denver Broncos, Super Bowl 50'yi kazandı.