kasar

listen to the pronunciation of kasar
Turkish - English

Definition of kasar in Turkish English dictionary

kas
{i} muscle

Their muscles are stiff. - Onların kasları sert.

Jim pulled a muscle in his leg while skiing. - Jim, kayak yaparken bacağında bir kas çekildi.

kasar atölyesi
bleaching works, bleachery
kasar maddesi
bleaching agent
kasar sodası
bleaching soda
kasar, kastar
bleaching agent
kas
muscular

He's tall and muscular. - O, uzun boylu ve kaslıdır.

He would be as muscular as his brother if he had worked out like him. - Eğer onun gibi egzersiz yapsaydı erkek kardeşi kadar kaslı olurdu.

kas
tensor
kas
supercilium
kas
eye brow
kas
muscle; muscular
kas
myo
kas
brawn
kas
thew
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Üşenme, tembellik etme
(Osmanlı Dönemi) Boğazı tutup nefes aldırmayan bir zahmet
(Osmanlı Dönemi) Güç ve kuvvetin son sınırı
Kumaşı ağartma işi
Bezi beyazlatmakta kullanılan kireçkaymağı
Pamuk ipliğini veya bezini bol ve soğuk su ile yıkayarak ağartma işi
Kas
adale
kas
Tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale