He didn't agree to my proposal.
 - Teklifimi kabul etmedi.
They agreed to work together.
 - Birlikte çalışmayı kabul ettiler.
Tom admitted that he murdered Mary.
 - Tom Mary'yi öldürdüğünü kabul etti.
Tom admitted that what Mary said was true.
 - Tom Mary'nin söylediğinin doğru olduğunu kabul etti.
The accountant would not concede the mistake.
 - Muhasebeci hatayı kabul etmezdi.
The professor I was arguing with finally conceded and said I was right.
 - Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.
The girl's parents agreed to her request.
 - Kızın ebeveynleri onun ricasını kabul etti.
Well, OK, Willie finally agreed.
 - Tamam, pekala, Willie nihayet kabul etti.
I accepted her invitation.
 - Onun davetini kabul ettim.
We must accept life, for good or for evil.
 - İster iyi olsun ister kötü olsun hayatı kabul etmeliyiz.
In brief, you should have accepted the responsibility.
 - Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
I accepted her invitation.
 - Onun davetini kabul ettim.
The professor I was arguing with finally conceded and said I was right.
 - Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.