Tom checked his wallet to see how much money he had.
- Tom kaç parası olduğunu görmek için cüzdanını kontrol etti.
Tom doesn't care how much it costs. He still plans to buy it.
- Tom onun kaça mal olduğunu umursamıyor. Halen onu almayı planlıyor.
His escape attempt was successful.
- Kaçış denemesi başarılıydı.
He escaped under cover of the darkness.
- O, karanlıktan faydalanarak kaçtı.
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
How many kids do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
How many pens do you have?
- Kaç tane dolma kalemin var?
How old is your oldest son?
- En büyük erkek evladın kaç yaşında?
How many kids do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Tom absconded with millions of dollars from his company and is living a life of luxury on an island in the Mediterranean.
- Tom şirketten milyonlarca dolar ile kaçtı ve Akdeniz'de bir adada lüks bir hayat yaşıyor.
Tom absconded with all the money donated for earthquake relief.
- Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.
When did Tom break out of prison?
- Tom ne zaman hapishaneden kaçtı?
Tom was the one who helped me break out of jail.
- Tom hapisten kaçmam için bana yardım eden kişiydi.
Why did you run off to Boston?
- Neden Boston'a kaçtın?
It's too late to shut the barn door when the horse has already run off.
- At zaten kaçtığında ahır kapısını kapatmak için çok geç.
The prisoners are escaping!
- Mahkumlar kaçıyorlar!
Gas was escaping from a crack in the pipe.
- Borudaki bir çatlaktan gaz kaçıyordu.
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
Did you see anyone run away?
- Birinin kaçtığını gördün mü?
He resigned and fled the country.
- İstifa etti ve ülkeden kaçtı.
Jews fled the Spanish Inquisition and took shelter in Ottoman Empire in the fifteenth century.
- Yahudiler, İspanyol Engizisyonundan kaçtılar ve onbeşinci asırda Osmanlı İmparatorluğu'na sığındılar.
We should get out of here now.
- Buradan hemen kaçmalıyız.
What time did you get out of bed yesterday?
- Dün saat kaçta yataktan çıktın?
I think, therefore I flee.
- Sanırım, bu yüzden kaçarım.
Twenty sparrowhawks flee before an owl.
- Yirmi atmaca bir baykuşun önünde kaçtı.
They had to elope somehow.
- Onlar bir şekilde kaçmak zorunda kaldı.
Why don't we just elope?
- Biz neden sadece kaçmıyoruz?