izin verirseniz

listen to the pronunciation of izin verirseniz
Turkish - English
if i may
izin ver
(Bilgisayar) allow

You are not allowed to violate the rules. - Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.

After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner. - Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.

izin ver
(Bilgisayar) allow cookie
izin ver
(Bilgisayar) permit only
izin ver
let

You can drink water, but you can also let it walk. - Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.

I can't let him alone. - Ben ona tek başına izin veremem.

izin ver
make allowances for
izin ver
allow to be
izin ver
made allowances for
izin ver
{f} permitted

The teacher permitted the boy to go home. - Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.

It was not permitted that the inhabitants trespass in the area. - Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.

izin ver
{f} permitting

I will come, weather permitting. - Hava izin verirse, gelirim.

izin ver
allow to
izin ver
{f} allowed

You will be allowed to use this room tomorrow. - Yarın bu odayı kullanmana izin verilecek.

After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner. - Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.

izin ver
{f} consent

If I'd known that it would come to this, I would have never consented. - İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.

His mother will not consent to his going there alone. - Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

izin ver
{f} permit

My father would not permit me to go on to college. - Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.

Put out your cigarette. Smoking's not permitted here. - Sigaranı söndür. Burada sigara içmeye izin verilmez.

izin ver
let&
izin ver
allowto
izin ver
countenance