izin ver

listen to the pronunciation of izin ver
Turkish - English
(Bilgisayar) allow

You are not allowed to violate the rules. - Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.

After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner. - Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.

(Bilgisayar) allow cookie
(Bilgisayar) permit only
let

You can drink water, but you can also let it walk. - Su içebilirsin fakat aynı zamanda da onun yürümesine izin verebilirsin.

Will you kindly let me have a look at it? - Lütfen ona bir göz atmama izin verir misin?

make allowances for
allow to be
made allowances for
{f} permitted

He decided that if God didn't exist then everything was permitted. - Tanrı olmasaydı, o zaman her şeye izin verileceğine karar verdi.

They were not permitted to cross into Canada. - Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi.

{f} permitting

I will come, weather permitting. - Hava izin verirse, gelirim.

allow to
{f} allowed

You will be allowed to use this room tomorrow. - Yarın bu odayı kullanmana izin verilecek.

Talking in the library is not allowed. - Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.

{f} consent

If I'd known that it would come to this, I would have never consented. - İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.

His mother will not consent to his going there alone. - Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

{f} permit

It was not permitted that the inhabitants trespass in the area. - Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.

Put out your cigarette. Smoking's not permitted here. - Sigaranı söndür. Burada sigara içmeye izin verilmez.

let&
allowto
countenance
form görünümüne izin ver
(Bilgisayar) allow form view