iskence

listen to the pronunciation of iskence
Turkish - English

Definition of iskence in Turkish English dictionary

işkence
(Hukuk) torture

It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information. - Amerika'da güvenlik güçlerinin bilgi almak için işkence yapması yasal değildir.

It was torture for him to see his girlfriend with another man. - Kız arkadaşını başka bir adamla görmesi işkenceydi.

işkence
torment

The natives were tormented by a long spell of dry weather. - Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.

Please don't torment me any longer. - Lütfen artık bana işkence etme.

işkence
corporal punishment

I'm firmly opposed to corporal punishment. - Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.

işkence
cruelty
işkence
persecution
işkence
gruelling
işkence
grueling
işkence
gaff
işkence
torture, torment
işkence
torture; clamp
işkence
(carpenter's) clamp
işkence
{i} torturing

Stop torturing me. What did he say? He said yes. - Bana işkence yapmaya son ver. Ne dedi? Evet dedi.

Stop torturing me. What did he say? - Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?

işkence
excruciation
işkence
bench clamp
işkence
holdfast
işkence
slasher
işkence
tormentors
işkence çekerek ölen kimse
martyr
işkence etmek
agonize
işkence yapmak
Torture, torment, bait
işkence aleti
tormentor
işkence direği
stake

Mary was burned at the stake. - Mary işkence direğinde yakıldı.

işkence etmek
rack
işkence etmek
torture

Layla wanted to torture Sami. - Leyla, Sami'ye işkence etmek istedi.

işkence etmek
grill
işkence etmek
martyr
işkence etmek
crucify
işkence etmek
put to the torture
işkence etmek
torment
işkence etmek
persecute
işkence etmek
excruciate
işkence etmek/yapmak
to torture, torment
işkence görmek
agonize
işkence ile sorgulama
ordeal
işkence ile öldürmek
do to death
işkence sehpası
rack
işkence veya baskı ile sorgulama
third degree
işkence yapmak
to torture, to torment, to bait
işkence yapmak
dragoon
işkence çarkı
wheel
ısa'nın vücudundaki işkence izleri
stigmata
Yabancı İşkence İddiaları Yasası
(Askeri) Foreign Tort Claims Act
başparmağı sıkmaya yarayan işkence aleti
thumbscrew
dağlayarak işkence etme
ordeal by fire
gererek işkence yapmak
rack
kendine işkence
self torment
kendine işkence
self torture
manevi işkence
law mental cruelty
manevi işkence
mental cruelty
Turkish - Turkish

Definition of iskence in Turkish Turkish dictionary

işkence
Düşüncelerini öğrenmek amacıyla birine uygulanan eziyet
işkence
Aşırı gerginlik, sıkıntılı durum, azap
işkence
Aşırı gerginlik, sıkıntılı durum, azap: "Beklemek işkencesi yüreğini fena didiklemeğe başladı."- P. Safa
işkence
Vidalı bir tür sıkıştırma aracı
işkence
Düşüncelerini öğrenmek amacıyla birine uygulanan eziyet: "Ona, evimize niçin geldiğini sormak işkencesini de yaptım."- S. F. Abasıyanık
işkence
Bir kimseye maddi veya manevi olarak yapılan aşırı eziyet
işkence
Tutkallanan ahşap parçaları bir süre sıkıştırmak için kullanılan vidalı kıskaç
İŞKENCE
(Osmanlı Dönemi) F. Eziyet, azab