Tom Mary ve kendisi için özenle hazırlanmış bir yemek pişirdi.
 - Tom cooked an elaborate meal for Mary and himself.
Tom'un açıklaması özenle hazırlanmış.
 - Tom's explanation is very elaborate.
Tom detaylandıramadığını söyledi.
 - Tom said he couldn't elaborate.
Parti için özenli hazırlıklar yaptı.
 - She made elaborate preparations for the party.
Onu ayrıntılı olarak inceleyebilir misiniz?
 - Can you elaborate on that?
Futbol yöneticisi ayrıntılı bir yeni taktik denedi, ancak başarıya ulaşmadı.
 - The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off.
I stared for hours at the elaborate pattern in the rug.