İşi insanları eğlendirmek olan ve şovlara katılan kişi bir eğlendiren kimsedir.
 - The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
Sıkıldım! Öyleyse yapacak bir şey bul! Seni eğlendirmek için burada değilim.
 - I'm bored! Then find something to do! I'm not here to entertain you.
Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
 - Television enlightens the viewers as well as entertains them.
Şimdi sizi müzikle eğlendireyim.
 - Now let me entertain you with music.