Tom öyle travma geçirmiş ki güçlükle konuşuyordu.
 - Tom was so traumatized he could barely speak.
Günümüzde bir oğlan 18 yaşına kadar bekaretini kaybetmezse, o büyük olasılıkla travmalı olacaktır.
 - Nowadays, if a boy doesn't lose his virginity by the age of 18, he'll most likely be traumatised.
Seni sarsıntı geçirmiş halde hayal edemiyorum.
 - I can't picture you traumatized.
Bu kaza onda psikolojik travmaya neden oldu.
 - This accident has caused him psychological trauma.
Bu kaza onu psikolojik olarak travmatize etti.
 - This accident has psychologically traumatized him.