Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
 - I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
 - We talked about various things.
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
 - Please leave my things as they are.
Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.
 - Nobody could explain how the thing was made.
Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
 - I was the one who did the wrong thing, not you.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
 - The life of a person is a transient thing.
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
 - We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.
 - We must not get angry at things: they don't care at all.
Tüm canlılar bir gün ölür.
 - All living things die some day.
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
 - All living things on Earth contain carbon.
Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
 - The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
 - The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
 - I have so many things I don't need.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
 - People buy things they don't need.
Konuları sallantıda bırakmayı sevmiyorum.
 - I don't like to leave things up in the air.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
 - We always talked about a lot of things after school.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
 - Nobody knows why this kind of thing happens.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
 - Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.