Çok şükür ki, şehrin daha eski kısımları müttefiklerin bombalarından korundu.
 - Fortunately, the older part of the city was spared from the Allies' bombs.
Neyse ki, hava iyiydi.
 - Fortunately, the weather was good.
Neyse ki kazada ölmedi.
 - Fortunately he didn't die in the accident.
Ben evden her zamankinden daha geç ayrıldım ama bereket versin ki tren için tam zamanında vardım.
 - I left home later than usual, but fortunately I was in time for the train.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
 - Fortunately they had no storms on the way.
Allah'tan Tom kazada ölmedi.
 - Fortunately, Tom didn't die in the accident.
Çok şükür artık genç değiliz.
 - Fortunately we are no longer young.
Çok şükür ki, şehrin daha eski kısımları müttefiklerin bombalarından korundu.
 - Fortunately, the older part of the city was spared from the Allies' bombs.
İyi ki Mary de Tom'un hissettiği aynı şekilde hissetti.
 - Fortunately Mary felt the same way as did Tom.
İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı.
 - Fortunately, no passengers were injured.
Allahtan, kimse yaralanmadı.
 - Fortunately, no one was hurt.