Tom Mary ve John'un arasına sığışmaya çalıştı.
 - Tom tried to squeeze in between Mary and John.
Biz resmî ve özel işler arasına çizgi çizmeliyiz.
 - We should draw the line between public and private affairs.
Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).
 - The functions sine and cosine take values between -1 and 1 (-1 and 1 included).
Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
 - In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
Bu ilacı öğünler arasında al.
 - Take this medicine between meals.
Titanik'in batışında 1490 ila 1635 kişi öldü.
 - Between 1,490 and 1,635 people died in the sinking of the Titanic.
Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
 - I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941.
Onlar arasındaki aralık daraldı.
 - The gap between them has narrowed.
İki erkek çocuk yemeklerini kendi aralarında pişirdi.
 - The two boys cooked their meal between them.
Aralarında gizli bir anlaşma var.
 - They have a secret understanding between them.
İki arada bir derede.
 - Between a rock and a hard place.
Arada hep bir kadın var.
 - There's always a woman in between.
Onun İlk askeri deneyimleri İngiliz sömürge imparatorluğu ve bağımsızlık arayan Boerler arasındaki savaşta yer aldı.
 - His first military experiences took place in the war between the British colonial empire and the Boers, who sought independence.
İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.
 - Trade friction might arise between the two nations at any moment.
İki ülke arasında bir diplomatik kriz ortaya çıktı.
 - A diplomatic crisis arose between the two nations.
Taksiler sağanak sırasında seyrekti.
 - Taxis are few and far between during a rainstorm.
Arada hep bir kadın var.
 - There's always a woman in between.
O, arada balığa gitti.
 - He went fishing in between.
... everything in between. ...
... some of these policies, there's analogies between physical and electronic that you should ...