Bana daha evvel söylemeliydin.
- You should've told me earlier.
Toplantıyı bir saat daha evvel başlatmamızı önerebilir miyim?
- Might I suggest that we start the meeting an hour earlier?
Tom Mary'yi önceden kazdığı çukura indirdi.
- Tom dumped Mary's body into the hole he had dug previously.
Tom önceden bir sarhoştu ama şimdi bir yeşilaycı.
- Tom was previously a drunk, but now he's a teetotaler.
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
- I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
O günlerde ben daha erken yatmaya gittim.
- In those days, I went to bed earlier.
Üzgünüm, mektubuna daha erken cevap vermedim.
- Sorry I haven't replied to your letter earlier.
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
- I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
Hepimiz eski zamanlardan kitaplarda kalan eski yasaları duyduk, bunların çoğu birkaç kahkaha için iyidir.
- We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
Eskisinden biraz daha erken geldi.
- He came a little earlier than he used to.