He studied interior decoration.
- O, iç dekorasyon eğitimi aldı.
You've done a wonderful job on the interior decoration.
- İç dekorasyon üzerine harika bir iş yaptın.
My father is a pilot on the domestic line.
- Babam iç hatlarda çalışan bir pilot.
I prefer to buy domestic rather than foreign products.
- Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.
Music is inner life, and he will never suffer loneliness who has inner life.
- Müzik iç yaşamdır. İç yaşamı olan asla yalnızlık çekmeyecek.
Jupiter has four inner satellies: Metis, Adrastea, Amalthea, and Thebe. Their orbits are very close to the planet.
- Jüpiterin dört iç uydusu vardır: Metis, Adrastea, Amalthea ve Thebe. Onların uyduları gezegene çok yakındır.
The ministry administers the internal affairs.
- Bakanlık iç işlerini yönetir.
Tom is bleeding internally.
- Tom'un iç kanaması var.
A band led the parade through the city.
- Bir grup kentin içinden geçit açtı.
The river which flows through Paris is the Seine.
- Paris'in içinden akan nehir, Seine'dir.
The sound is coming from inside the house.
- Ses evin içinden geliyor.
The Maruyama river flows through Kinosaki.
- Maruyama nehri Kinosaki'nin içinden akar.
The river flows through the town.
- Nehir kasabanın içinden geçer.
I'll take a shortcut across the garden.
- Ben bahçenin içinden kestirmeden gideceğim.
She darted across the house to her room and closed the door behind her.
- Evin içinden hızla odasına fırladı ve arkasından kapıyı kapattı.
I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
- Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
Drinking on an empty stomach is bad for your health.
- Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
They took Tom to the hospital to have his stomach pumped because he ate something poisonous.
- Zehirli bir şey yediği için, onlar Tom'u midesini pompalatmak için hastaneye götürdüler.
Catherine stayed indoors because it was raining.
- Yağmur yağdığı için Catherine içerde kaldı.
I stayed indoors because it rained.
- Yağmur yağdığı için evde kaldım.
He drank a great swig from the bottle.
- O, şişeden büyük bir yudum içti.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
The school is within walking distance of my house.
- Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir.
I will answer within three days.
- Üç gün içinde cevap vereceğim.
We have to measure your intraocular pressure. Please open both eyes wide and look fixedly at this object here.
- Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.
Do you have alcohol-free drinks?
- Alkolsüz içecekleriniz var mı ?
Europeans love to drink wine.
- Avrupalılar şarap içmeyi sever.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
Drinking much is dangerous.
- Çok fazla içmek tehlikelidir.
John drank many bottles of wine.
- John birçok şişe şarap içti.
After taking a bath, I drank some soft drink.
- Duş aldıktan sonra biraz meşrubat içtim.
You need to look inward.
- İçeriye bakman gerek.
The Japanese are often criticized for being inward looking and insufficiently international in their outlook.
- Japonya görünüşte içe dönük ve yetersiz uluslararası yapıya sahip olduğundan dolayı sık sık eleştirilmektedir.
No one seems to have the guts to do that anymore.
- Artık hiç kimsenin onu yapmak için cesareti var gibi görünmüyor.
Tom doesn't have the guts to do that.
- Tom'un onu yapmak için cesareti yok.
Davis did not want civil war.
- Davis, iç savaş istemiyordu.
There was a danger of civil war.
- Bir iç savaş tehlikesi vardı.
Tom held his cup out for Mary to refill it.
- Tom Mary'nin onu yeniden doldurması için kupasını uzattı.
Tom held out his cup for a refill.
- Tom yeniden doldurulması için fincanını uzattı.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
- Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
2005 was a bad year for music sector. Because Kylie Minogue caught breast cancer.
- 2005, müzik sektörü için kötü bir yıldı. Çünkü Kylie Minogue meme kanserine yakalandı.
Smoking can cause breast cancer.
- Sigara içmek meme kanserine neden olabilir.
Helium is the second simplest atom. It consists of a nucleus containing 2 protons and two neutrons. Around the nucleus orbits 2 electrons.
- Helium ikinci en basit atomdur. O, iki proton ve iki nötron içeren bir çekirdekten oluşur. Çekirdek etrafında 2 elektron döner.
Mary ran her perfectly manicured nails through her hair.
- Mary mükemmel şekilde manikürlü tırnaklarını saçının içinden geçirdi.
Lütfen muhtevayı gözden geçiriniz ve herhangi bir mütenasip geri bildirimi veriniz.
- Lütfen içeriği gözden geçiriniz ve herhangi uygun bir geri bildirim veriniz.
Şayet bir şeyi anlamıyorsanız, onun muhtevasının farkında olmamanızdandır.
- Eğer bir şeyi anlamıyorsanız, onun içeriğinin farkında olmamanızdandır.